Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli iki yıkıcı deprem Türkiye’yi yasa boğdu. Yüzyılın afetinde “39 bin 672 vatandaşımız hayatını kaybetti, Antalya’ya gelen depremzede sayısı 101 bini geçti. Depremzedeler yaşadıkları korkuyu unutamıyor. Nashira City Resort Hotel’de konaklayan depremzedeler yaşadıkları felaket ve kaldıkları oteldeki imkanları anlattı…
Depremin üçüncü günü Antalya’ya gelen Kurusolak ve Kaplan aileleri depremde yaşadıkları korkuyu unutamıyor olsa da Antalya’da konakladıkları otelin imkanları acılarını bir nebzede olsa hafifletmiş görünüyor.
Fatma Kaplan: Uyuyorduk, uykunun içerisinde gümbürtüye uyandık. Televizyon, fotoğraflar duvarda neler varsa üstümüze düşüyor hepsi. Sokağa kaçtık. Kar ile yağmur birbirine karışmış. O soğuklarda arabaya bindik. Arabadan içeri giremedik geri. Oradan köye kız kardeşime gittik. Kız kardeşimde kaldık.Oradan bu otele bizi davet ettiler. Allah razı olsun. Kurban olduğum Allah bir daha göstermesin yaşatmasın. Allah razı olsun çok memnunuz.”
Ela Kuruçolak “ Bizim için zorlu bir dönemdi. Herkes uyuyordu. Bizim için de çok ani oldu. O zaman korktuk telaşlandık. Ama depremin durmasını bekledik. O zaman aşağı indik. Arabanın içerisinde bekledik. Bizimde kayıplarımız var. Herkes çok üzgün. Herkes çok perişan yani. Biz hatta arabalarda kaldığımız günler bile oldu. Antalya çok iyi bir yer. Nashira özellikle bizi çok iyi ağırlıyorlar ve ben çok mutluyum.“
Leyla Doğan (6. Sınıf öğrencisi) Pazartesi günü saat 4’te babam uyandırdı. Çok korktum deprem olduğu için. Çok fazla sallanıyordu. Bazen arabalarda kaldık bazen spor salonunda bazen fabrikada kaldık. Ve bu otele geldik. Burası çok güzel. Her şey ücretsiz. Yemeğimizi yiyebiliyoruz, uyuyabiliyoruz en azından. Çok lüks bir otel bence. Çok sevdim bu oteli. Bu otelde kalmamızı sağlayan kişiye teşekkür ediyorum. Allah’a da çok teşekkür ediyorum canımızı almadığı için.
Hazel Şahin : “Herkes uyuyordu. Kalktıklarında neye uğradığını şaşırdı herkes. Uykuda yakalanmak çok kötü bir şey. Merdivenlerde yıkılmış olabilirdi tam inecek anda. Nereden ineceklerini bilmiyorlardı. Enkaz altında kalanlar var. Şehri terk edenler var. Ülkeyi terk edenler var. Başka şehirlere taşınanlar var. Onlar için çok kötü bir durumdu. Burası çok güzel herkes rahat rahat uyuyabiliyor. Bir yandan telaşlı bir yandan rahat. Çok güzel yani.“
Yiğit Kaplan: Ben yatıyordum. Depremi hissetmiyordum. Annem beni uyandırdı. Beni yatağının şu tarafına attı. Sonra ben ne oluyor dedim. Annem ağlamaya başladı. Sonra babam kalktı. Televizyonu tuttu ama yere düştü. Sonra yola çıktık başka bir yere gittik sonra buraya geldik.
Ben burayı çok beğendim. Ben buradan ayrılmak istemiyorum. Ben burada bir ay yaşamak istiyorum. Yani otuz gün. Burada hayatım çok güzel geçiyor. Yani ücretsiz şeyler var. Ücretsiz oyuncaklar var. O yüzden ben buradan ayrılmak istemiyorum.“
Ahmet Korkmaz Aşçıbaşı Yardımcısı; “Depremzedelerimiz geldiği günden beri 3-4 gündür operasyonumuz yoğun. Geldikleri günden beri yöresel yemeklerle onlara hizmet etmek adına her konuda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Patronumuz Hüseyin Aydoğan’da bütün imkanlar dahilinde hiçbir kısıtlama yapmadan her türlü imkanı sunmaya çalışıyoruz. Özel istekleri olabiliyor çocukların özellikle istekleri oluyor. Çocuklar patates kızarması ve fast food tarzı talepleri oluyor. Bizlerde yardımcı olmaya çalışıyoruz. Diğer misafirlerimiz de yörelerine ait bir şeyler isterlerse imkanlar dahilinde her şey büfemizde geniş bir portföyümüz var. Daha önce misafirlerimize ne veriyorsak şu anda da o şekilde, hatta daha iyilerini vermeye çalışıyoruz. Bir sınırımız yok. Şu an maalesef fulüz. Keşke daha fazla imkan olsaydı, keşke daha fazla odamız olabilseydi ama maalesef şu anda doluyuz. Depremzedelerimizin açılarını bir nebzede olsa azaltabilmek amacımız bu yönde umarım bir katkımız olur.”